sıkıştıkları

sıkıştıkları

"The state/act of being stuck or trapped."

Here, 'sıkıştıkları' refers to the action of being squeezed or stuck in a narrow space, indicating a physical constraint.

Onlar dar bir sokakta sıkıştıkları için yardıma ihtiyaç duydular.

They needed help because they were stuck in a narrow street.

In this context, 'sıkıştıkları' relates to being metaphorically stuck in a problematic situation, indicating a dilemma or impasse.

Problemin içinde sıkıştıkları noktada çözüm aramaya başladılar.

They started looking for a solution at the point where they felt stuck in the problem.

Here, 'sıkıştıkları' implies being cornered or pressured into defending an idea or stance, suggesting a social or argumentative constraint.

Gruplar arasındaki tartışmada sıkıştıkları fikri savunmaktan çekinmediler.

In the debate between groups, they did not hesitate to defend the idea they were cornered with.