bakamadığını

bakamadığını

"The fact that (he/she/it) cannot look or watch."

The word 'bakamadığını' here indicates the inability of the subject to look at the photo, expressed in a compound structure.

Görevlerini tamamladıktan sonra, uzun zamandır görmediği arkadaşının fotoğrafına bakamadığını fark etti.

After completing his tasks, he realized that he couldn't look at the photo of his friend he hadn't seen for a long time.

In this usage, 'bakamadığını' conveys a situation where the cat could not pay attention or direct its gaze to the game.

Kedinin pencereden sarkan oyuncağın peşinden koşarken oynanan oyuna bakamadığını fark ettim.

I noticed that the cat couldn't focus on the game being played while chasing the toy hanging from the window.

Here, 'bakamadığını' is used to describe the person's inability to review their notes, highlighting an issue of focus or distraction.

Sınavdan önce kendi hazırladığı notlara bakamadığını söyledikten sonra üzgün bir şekilde odadan çıktı.

After saying that he couldn't look at the notes he had prepared before the exam, he left the room sadly.